DÝRENÇLÝ BÝNALAR TERCÝH DEÐÝL ZORUNLULUK

DÝRENÇLÝ BÝNALAR TERCÝH DEÐÝL ZORUNLULUK

Çevre Dostu Yeþil Binalar Derneði’nin (ÇEDBÝK) ev sahipliðinde, T.C. Çevre, Þehircilik ve Ýklim Deðiþikliði Bakanlýðý desteðiyle düzenlenen ‘Uluslararasý Yeþil Binalar ve Þehirler Zirvesi’23, Hilton Bosphorus Ýstanbul'da gerçekleþtirildi. 41 uzman konuþmacý ve 500’den fazla katýlýmcýyý aðýrlayan zirveye ‘kentsel ve mekânsal dirençlilik’ kavramý damga vurdu. Uzmanlar, dirençli binalarýn artýk tercih deðil zorunluluk olduðunu kaydederek; ekonomik, ekolojik ve sosyolojik açýdan sürdürülebilir kentleri ifade eden ‘dirençli þehirlerin’ ancak sürdürülebilir bir çevre politikasýyla mümkün olacaðýný vurguladý.

Çevre Dostu Yeþil Binalar Derneði’nin (ÇEDBÝK) sürdürülebilirliðin geleceðimiz için giderek artan önemini vurgulamak hedefiyle düzenlediði ‘Uluslararasý Yeþil Binalar ve Þehirler Zirvesi’, ‘Sýfýrýn Ýnþasý: Dirençli Þehirler’ temasýyla 8 Kasým 2023 tarihinde Hilton Bosphorus Ýstanbul'da gerçekleþtirildi. 

Zirvede; Dünya Yeþil Bina Konseyi (WGBC) CEO’su Cristina Gamboa, Yýldýz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yýlmaz ve Grundfos Yöneticisi Murat Emir, Þiþli Belediye Baþkaný Muammer Keskin ve Avcýlar Belediye Baþkaný Turan Hançerli açýlýþ konuþmalarýný yaptý. Zirvenin Afet-Dirençli Þehirler’ açýlýþ panelinde ise ÇEDBÝK Yönetim Kurulu Baþkaný Mehmet Sami Kýlýç, Prof. Dr. Sinan Mert Þener ve Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Ýmar ve Þehircilik Dairesi Baþkaný Gürkan Akgün yer aldý. 

 

‘Ekonomik, ekolojik ve sosyolojik açýdan sürdürülebilir kentler dirençli’

Kahramanmaraþ depremlerinin ‘kentsel dirençlilik’ kavramýnýn önemini hatýrlattýðýný belirten ÇEDBÝK Yönetim Kurulu Baþkaný Mehmet Sami Kýlýç, bu kavramýn sadece depreme dayanýklý kentleri deðil ayný zamanda yeni þartlara adapte olabilen, ekonomik, ekolojik ve sosyolojik açýdan sürdürülebilir kentleri ifade ettiðini kaydetti. Kýlýç, “Yeniden þehirleþme çalýþmalarýnda, kentleri sadece üst yapýlarýyla deðil meydanlarý ve alt yapýlarýyla beraber afete dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Bu noktada riskli arazilerde yerleþime uygunluk analizi, binalar için zemin etütleri ile statik uygulamalarýn yapýlmasý, yeterli afet toplanma alanlarýnýn belirlenmesi ve devamlýlýk arzeden denetim mekanizmasý kritik öneme sahip. Bakanlýklarýmýz ve yerel yönetimlerimiz bu alanda etkin olmakla birlikte farkýndalýðýmýz daha da artmalý. Kent ve bina ölçeðinde afet dirençliliði ancak sürdürülebilir bir çevre politikasýyla mümkün” diye konuþtu. 

‘Bütüncül bir planlama anlayýþý þart’

Ýstanbul’un depreme karþý dirençli hale gelmek için kýsa zamanda kat etmesi gereken uzun bir yol olduðunu kaydeden Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi (ÝBB) Ýmar ve Þehircilik Dairesi Baþkaný Gürkan Akgün, panelde mevcut çalýþmalarýný aktardý. Akgün, “ÝBB bünyesinde, hýzlý taramadan kira yardýmýna, sosyal konut üretiminden toplanma alanlarýnýn iyileþtirilmesine kadar birçok alanda çalýþmalarýmýzý sürdürüyoruz. Bu konuya bütüncül bir planlama anlayýþý ile yaklaþmak gerekiyor. Öncelik planlamasýyla imar planý ve mülkiyet sorunlarýndan kaynaklý sýkýntý çeken bölgelerimizde çalýþmalarýmýzý yoðunlaþtýrýyoruz” deðerlendirmesini yaptý. 

‘Afet dirençli þehirler yaratmak için gereken 5 aþamaya dikkat’

Prof. Dr. Sinan Mert Þener ise açýlýþ panelinde yaptýðý sunumda, afet dirençli þehirler yaratmak için gereken 5 aþamayý aktardý. Bu alanda öncelikli adýmýn toplumun bilgilendirilmesi olduðuna ve kamu, sivil toplum kuruluþlarý ile akademik kurumlarýn iþ birliði içinde hareket etmesinin gerekliliðine dikkat çeken Þener, 5 aþamayý, ‘Toplumu bilinçlendirme’, ‘Kamunun planlama, finans yaratma ve teþvik etme özelliðini öne çýkarmasý’, ‘Sivil toplum kuruluþlarýnýn bireyler ve kamuyla birlikte proje geliþtirmesi’, ‘Akademik kurumlarýn eðitim desteði vererek afetlere hazýr olma sorumluluðunu yaymasý’ ile ‘Planlý yerleþke ve bölgeler geliþtirme’ olarak sýraladý.   

Planlý yerleþke ve bölgeler yaratmak için; risk yönetimi, yönetmelik ve teþviklerle yapýlacak hýzlý bir güçlendirme ve acil durum kaçýþ güzergahlarýnýn planlanmasýna ihtiyaç duyulduðunu belirten Þener, bu alanda atýlacak diðer adýmlar arasýnda dönüþümün teþviðinin, az katlý yapýlaþmanýn, yeþil ve sulak alanlarýn planlanmasýnýn, yapý malzeme denetiminin ve kent ölçeðinde prefabrik hýzlý konut üretiminin de yer aldýðýný kaydetti. 

‘Dirençli binalar artýk tercih deðil, bir zorunluluk’

Zirvenin ‘Binalarýmýzýn Geleceði’ baþlýklý oturumuna katýlan Çevre, Þehircilik ve Ýklim Deðiþikliði Bakanlýðý Enerji Verimliliði ve Tesisat Dairesi Baþkaný Murat Bayram ise, iklime duyarlý, çevre ile uyumlu binalarýn yapýmý ve belgelendirilmesi konusundaki sektörel bilincin sevindirici olduðunu ancak henüz yeterli seviyede olmadýðýný belirtti. Bayram, “Kahramanmaraþ depremi ile afetlere dirençli binalar inþa etmek, enerji ve su verimliliði, sürdürülebilir yapý malzemeleri, doðru planlama gibi konular artýk tercih deðil zorunluluk haline geldi. Ýnþaat sektörü, kamu ve STK’lar öncelikli olarak bilinçli ve eðitimli olmalý” diye konuþtu.  

4 oturumda dünya ve Türkiye gündemini yansýtan konular tartýþýldý

’Afet- Dirençli Þehirler’in ele alýndýðý açýlýþ panelinin ardýndan ‘Karbonsuzlaþma ama Nasýl?’, ‘Binalarýmýzýn Geleceði’, ‘Yeniden Yaþam’, ‘Dönüþümün Kaynaðý Nerede?’ ve ‘Ýstanbul'un Geleceði’ gibi sektörde önem arz eden ve dünya gündemini yansýtan önemli baþlýklar, 4 ayrý oturumla akademisyenler ile kamu ve özel sektörün önde gelen temsilcileri tarafýndan masaya yatýrýldý. 

Marmara depreminde sanayinin çarklarý durur!

Okan Bayülgen’in moderatörlüðünde gerçekleþen kapanýþ panelinde Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Celal Abdi Güzer ve Anna Maria Beylunioðlu afetin nedenleri, olasý Marmara Depremi ve gerçekleþen Kahramanmaraþ depremine dair çarpýcý açýklamalarda bulundu. Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’nin bulunduðu bölge itibari ile depremlerle iç içe bir coðrafyada olduðuna iþaret etti.  Görür, ‘’ 6 Þubat depremlerinde resmi olarak açýklanan 50 bin kiþinin öldüðü bilgisi gerçeði yansýtmýyor. Olasý Marmara depreminin minimum 7.2, maksimum 7.6 þiddetinde olmasý bekleniyor ve bu eðer gerçekleþirse sanayinin çarklarý durur!’’ dedi.

Her kentin tehlike analizinin ayrý ayrý yapýlmasý gerektiðine dikkat çeken Görür, Türkiye’de depremin olmasý gerektiði gibi algýlanmadýðýný kaydetti. Prof. Dr. Görür ‘’ Depremin en aktif olduðu bölgedeyiz. Son 80 yýlda 150 binden fazla insan Türkiye’de depremler nedeni ile öldü. Türkiye’de ne yöneticiler ne de halk gerekli dersleri çýkarmýyor. Deprem bölgesinde bile, yap-satçý müteahhitlerle kýsa zamanda bina yapýp satmanýn derdine düþüldü. Deprem kültürünün edinilmesi için eðitimin büyük önemi var. Deprem parklarý yapýlmasý da bu eðitimin bir parçasý. Kendi can güvenliðimiz için hiç deðilse ETY’liler kadar sesimiz çýksýn” yorumunda bulundu.

Kentlere olan aidiyet zayýfladý 

Kenti kent yapan bir dizi faktörün olduðuna iþaret eden Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, son yýllarda kiþilerin kentlere olan aidiyet iliþkisinin zayýfladýðýna iþaret etti. Anadolu’da birçok kentin birer küçük Ýstanbul olma çabasý içinde olduðuna gönderme yaptý. Bina yönetmeliklerinin sýk sýk deðiþtiðini hatýrlatan Prof. Dr. Güzer “Ayný konutu patates baskýsý gibi, Muðla’da da Diyarbakýr’da da Ýstanbul’da da yapýyoruz. Bizim bir an önce tip projelerden kurtulmamýz gerekir” dedi.

Antakya’nýn yýkýlýp tekrar yapýlmasý yerine iyileþtirilmesi gerekiyor

Depremde büyük zarar gören Antakya için çok üzüldüðünü belirten Akademisyen Dr. Anna Maria Beylunioðlu “Ancak þehrin insanýný dinlemiyoruz” dedi. Þehri eski hale getirmenin, gündelik yaþamý eski hale getirmenin mümkün olduðuna iþaret eden Beylunioðlu, 6 Þubat depremlerinde eski yapýlarýn ayakta kaldýðýný, ancak yeni yapýlarýn yýkýldýðýna iþaret etti. Antakya’nýn yýkýlýp tekrar yapýlmasý yerine iyileþtirilmesi gerektiðini söyleyen Beylunioðlu, “Ýtalya’da bir köprü yýkýlýnca diðer köprüleri yýkmak kimsenin aklýna gelmiyor” diye konuþtu.

Yorumlar

Top