İNŞAAT SEKTÖRÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE BİR BAŞARI HİKAYESİ YAZMAK ZORUNDA

İNŞAAT SEKTÖRÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE BİR BAŞARI HİKAYESİ YAZMAK ZORUNDA

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği’nin (ÇEDBİK) 7.’sini düzenlediği Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi, ‘Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam’ temasıyla gerçekleştirildi.

Bu yıl ‘Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam’ temasıyla düzenlenen zirve, güvenli ve erişilebilir yaşam alanlarına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, sürdürülebilirliğin sunduğu yeşil bina ve şehir çözümlerinin ‘insan odağında’ masaya yatırılması bakımından yoğun bir ilgiyle karşılandı. Sektör liderlerinin çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliği tartıştığı zirvede, ‘İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlik’, ‘Yeşil Binalar ve Yerleşkeler’, ‘Sürdürülebilirliğin Finansmanı’, ‘Gayrimenkulde ESG’, ‘Sürdürülebilir Kentler’ ve ‘Binalarda Teknoloji’ gibi 6 önemli konu, sektör profesyonellerinin bilgi alışverişinde bulunduğu oturumlarda tartışıldı. 

Kılıç: “Güvenli ve erişilebilir yaşam alanları yaratmayı amaçlıyoruz”

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Enerji Verimliliği Daire Başkanı Murat Bayram ve Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak’ın panelistler arasında yer aldığı zirveye 100’ye yakın kuruluş destek verirken, akademisyenlerden özel sektör temsilcilerine 450 katılımcı bir araya geldi. 

Zirvenin açılışında konuşan ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami Kılıç, iklim krizinin etkilerinin çevresel kaygıların olduğu kadar sosyal ve ekonomik konuların da merkezinde yer aldığını vurguladı. “Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmada koyduğu 1,5°C hedefinin yakalanmasına yönelik siyasi iradenin güçlenmediğini gözlediğimiz bir zamanda zirveye katılımın her zamankinden fazla olması, geleceğe umutla bakabileceğimizi ifade ediyor” diyen Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Tek başına umut yeterli değil. Bu nedenle artık çok hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Karbon salımlarının yüzde 40’ından sorumlu olan inşaat sektörümüz, tüm paydaşları ile bir araya gelerek bir başarı hikayesi yazmak zorunda. Bu hikâye sadece karbon salımlarının azaltılmasına yönelik değil, doğa dostu, eşitlikçi ve kapsayıcı insani bir düzenin yerleşmesine yönelik bir hikaye olmalı.”

Bu yılki zirvede bu nedenle ‘insanca yaşam’ temasına odaklandıklarını kaydeden Kılıç, “İnsanca bir yaşam için sürdürülebilirlik kavramı ile doğal kaynakları korumanın yanı sıra bu kaynakların adil kullanılarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan sağlıklı, güvenli ve erişilebilir yaşam alanları yaratmayı amaçlıyoruz. Bu yaklaşım, enerji etkin binaların inşasını, karbon ayak izinin azaltılmasını, toplulukların sosyal bağlarını güçlendiren tasarımları ve yeşil altyapı gibi çözümleri içeriyor” dedi.

YesTR, kamu binalarında zorunlu olacak

Zirvenin açılış paneli konuşmacılarından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, yeşil binalar, enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğin önemine değindiği konuşmasında Bakanlık tarafından yürütülen güncel çalışmaları anlattı. 

Ulusal düzeyde ülkemize özgü enerjiyi, suyu verimli kullanan, sürdürülebilir, bulunduğu yerin coğrafi özelliklerini kullanan bina uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla hayata geçirilen Yeşil Sertifika Sistemi (YesTR) uygulamasının güncellendiğini hatırlatan Aslan, YesTR'nin uluslararası platformlarda da yerini almaya hazırlandığını söyledi. 

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum himayelerinde sadece son iki üç ayda yürütülen güncel çalışmaları da katılımcılarla paylaşan Aslan sözlerine şöyle devam etti: 

"2026 yılından sonra inşa edilecek olan toplam inşaat alanı 10 bin metrekarenin üzerindeki kamu binalarının YesTR sertifikasına sahip olması zorunlu hale getirilmesi için mevzuat hazırlıklarımız tamamlandı. Yakın zamanda yayımlanmasını bekliyoruz. İstatistiklere göre her yıl 450-500 kamuya ait 10 bin metrekare üzerinde bina inşa ediliyor. Bunların tamamının yeşil bina statüsünde kriterlere sahip olmasıyla 600 milyon kw/s enerji tasarrufu elde edilecek.”

Müteahhitlik sisteminde doğa dostu, çevreci yaklaşımı artırmak amacıyla yola çıktıkları bir mevzuat düzenlemelerin de çalışmalarının tamamlandığını aktaran Aslan, yeşil bina statüsünde bina yapan müteahhitlerin iş bitirme belgelerinde ciddi faydalar sağlanacağını aktardı. Bakanlık bünyesinde sürdürülen diğer çalışmalara da değinen Aslan, konut ve ticari mülklerin alım, satım, kiralama işlemlerinde yeşil binaların daha avantajlı hale getirilmesi ve mevcut binaların tamamının enerji kimlik belgesine sahip olması için çalışmalar yürütüldüğünü açıkladı.

Açılış panelinde kürsüye çıkan Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu, küresel ısınma, iklim değişikliği, enerji ve su kaynakları sorunlarının günümüzün en kritik meseleleri arasında olduğunu hatırlattı. Bakırköy Belediyesi'nde atılan sürdürülebilirlik adımları kapsamında 57 ülkeden 9 bini aşkın şehir ve bölgeden otoritenin bir araya geldiği Belediye Başkanları Küresel iklim ve Enerji Sözleşmesine katıldıklarını hatırlatan değinen Ovalıoğlu, sürdürülebilir enerji ve iklim politikalarıyla, çevresel, sosyal açıdan daha dirençli bir kent oluşturmayı hedeflediklerinin altını çizdi. Açılış panelinin bir diğer konuşmacısı Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Cevahir Efe Akçelik ise şehirleri sadece karbon nötr hale getirmenin yeterli olmayacağını aynı zamanda herkesin insanca yaşayacağı yerlere dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizdi.

1 trilyon dolara varan tasarruf sağlanabilir

Kılıç'ın moderatörlüğünde gerçekleşen ‘İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlik’ başlıklı açılış panelinde ise, bu kavram kamu ve özel sektör paydaşları tarafından tüm yönleriyle ele alındı. Kılıç, “Ülkemizde yeşil bina sertifikalarına sahip yapı sayısı, 2023 itibarıyla toplam bina stoğunun yüzde 1’ini bile oluşturmuyor. Bu açıdan ele alındığında, insanca bir yaşam için sürdürülebilirlikte oldukça gerideyiz. Türkiye’nin karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ının binalardan kaynaklandığını düşünürsek, mevcut yeşil bina oranının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için artması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Yapılan birçok çalışmaya göre öncelikli dönüştürülmesi gereken yaklaşık 6 milyonluk yapı stoğunun sürdürülebilirlik kriterlerine göre yapılması durumunda 1 trilyon dolara varan bir tasarruf sağlanabileceğine işaret eden Kılıç, “Bu yönde ilgili kurumların ortaya koyduğu 2053 yılı için belirlenen net sıfır hedefleri doğrultusunda yönetmelik ve kanunlardaki zorunlulukların takibi ve denetlenmesi artık çok kritik. Ayrıca teşvik mekanizmalarını güçlendirmeli ve yenilikçi finansman modelleriyle bireylerin, şirketlerin ve kamu yapılarının bu sürece katılımını kolaylaştırmalıyız. Yeşil dönüşümün ekonomik faydalarını daha çok anlatarak bu alanda toplumsal farkındalığı sağlamanın yanı sıra yeşil bina standartlarını kamu projelerinde zorunlu tutmalı ve her yıl güncelleyerek teknolojik yenilikleri ona entegre etmeliyiz. Bu entegrasyon Türkiye’nin ‘insanca bir yaşam için sürdürülebilirlik’ tanımına daha hızlı yaklaşmasını sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı. 

İstanbul için ‘Yeşil ve Karbon Nötr Bina Geçiş Rehberi’ hazırlanıyor

Kılıç yol haritası için İstanbul’u merkeze alan bir projeleri olduğunu da belirterek “İstanbul Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği Şube Müdürlüğü liderliğinde, ÇEDBİK olarak Demir Enerji ve Florawise ile destekleyerek Türkiye’de ilk kez geçen yıl çalışmalarını başlattığımız Build4GreenIST projemiz, yenilenecek binaların yeşil ve karbon nötr olmasında İstanbul için bir rehber olacak. Kartopu etkisi yaratacak bu yol haritası ile 2053 yılı için belirlenen sıfır enerji bina hedefini desteklemek istiyoruz. Türkiye, bu adımları atarsa, hem küresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir hem de kendi vatandaşlarının refahını artırabilir” dedi.
 

Alkaş: “Yeni nesil çalışma alanları, şehircilik anlayışını yeniden tanımlıyor” 

Açılış panelinde konuşan Alkaş Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş ise yeni nesil sürdürülebilir çalışma alanları yaratma noktasında nelere dikkat edilmesi gerektiğine değindi. Yüzyıllar öncesinden gelen iş hanı kültürünü teknoloji ve tasarımla buluşturdukları Han Spaces deneyimini aktaran Alkaş, “İnsana ve doğaya saygılı yeni nesil çalışma alanlarında ekosistem odaklı tasarım, kapsayıcılık ve çevresel sürdürülebilirlik ön planda olmalı" değerlendirmesini yaptı. 


Ilıcalı: “Sertifikalarda en son trend, iç mekan yaşam kalitesini artıran WELL”

Zirvede iklim kriziyle mücadelenin olmazsa olmazı olan yeşil binaların geleceğinin işlendiği ‘Yeşil Bina Nereye Gidiyor?’ panelinde ise dünyada bu alanda başarı gösteren yerler ile uygulamada yaşanan sorunlar tüm detaylarıyla tartışıldı. Panele moderatörlük yapan ÇEDBİK Başkan Yardımcısı Dr. Emre Ilıcalı, konuşmasında Türkiye’nin ulusal yeşil bina sertifika sistemi YES-TR’nin gerekli mevzuatın oluşması ve farkındalığın artması açısından sunduğu katkılara değindi. Zirvede yeşil bina sertifikaları alanında gündeme gelen en yeni trendlerden birinin International Well Building Institute tarafından geliştirilip GBCI tarafından denetlenen WELL sertifikası olduğunu kaydeden Ilıcalı, şöyle devam etti: 

“Türkiye’nin ilk WELL sertifikasını Altensis olarak geçen yıl aldık. İç mekan yaşam kalitesinin uluslararası standartlara göre değerlendirildiği bu sertifika; akustik, ışık, su, hava ve gıda kalitesi, çalışanlara özel alanlar ve estetik öğeler gibi ekstra kriterler getirmesi nedeniyle diğer yeşil bina sistemlerine göre daha titiz bir çalışma gerektiriyor. Bu nedenle dünyada da bu sertifikaya sahip mekan sayısı az. WELL sertifikasını bina kullanıcılarına sağlıklı, konforlu bir mekan sunmak için ne gerekiyorsa yapma vizyonuna gerçekten sahip olan yatırımcılara öneriyorum.” 

Endriß: “Dijital ikizlerle bina performansını iyileştirmek mümkün” 

Yeşil Binalar ve Yerleşkeler panelinde konuşan isimlerden TÜV SÜD Akıllı Sürdürülebilir Binalar İş Birimi Müdürü Dr. Hannes Raoul Endriß ise sürdürülebilir binalar geliştirmede BIM, artırılmış gerçeklik, dijital ikizler gibi son teknolojilerin önemine değindi. Binaların küresel karbon ayak izinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunu hatırlatan Endriß, “Hayatımızın yüzde 90’ını bu yapıların içinde geçiriyoruz. Bu nedenle, tasarımın erken aşamalarında BIM tabanlı simülasyonlar gibi dijital araçlardan yararlanmak büyük önem taşıyor. Ayrıca, mevcut binaların dijital ikizlerini oluşturarak, dinamik ve statik bina bilgilerini bir araya getiren dijital bir hazırlık seviyesini artırmak, bina performansını iyileştirmek için hayati bir gereklilik" diye konuştu.

Yorumlar

Top