TÜRKİYE GAYRİMENKUL CAZİBESİNİ DOğRU DEğERLENDİRMELİ

TÜRKİYE GAYRİMENKUL CAZİBESİNİ DOğRU DEğERLENDİRMELİ

Uluslararası gayrimenkul yatırımcısını Türkiye'ye çekmek için sektörün atması gereken önemli adımlar olduğunu kaydeden SVR Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Çubukçu, avantajlarımız kadar dezavantajlarımızın da olduğu uyarısında bulunuyor.

SVR Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Çubukçu, uluslararası yatırımcıların en çok ilgi gösterdiği ticari alanın gayrimenkul sektörü olduğunu belirterek, kira getirili büyük ölçekli mülkün Türkiye'de son zamanlarda ciddi bir ilgi gördüğünü, bu yatırım alanının Ortadoğulu ve Batılı yatırımcılar tarafından dünyada uzun zamandır değerlendirilen bir alan olduğuna dikkat çekiyor.

Çubukçu, özellikle yeraltı kaynaklarından milyarlarca dolar gelir elde eden Körfez ülkesi Arapları ve Batıda emeklilik kasaları gibi çeşitli fon sahiplerinin sağlam ve uzun getirisi planlanabilen kira getirili emlaklara uzun zamandır yoğun ilgi gösterdiğini belirtiyor.

Arap sermayedarların 50 yıldan bu yana ABD ve Avrupa'da bu tarz yatırım yaptığını ve gayrimenkul alanında geniş bir tecrübeye sahip olduklarına değinen Çubukçu, yatırımcıların yatırım yapmadan önce mutlaka fizibilite çalışması yapmak için Batılı değerleme ve kredilendirme kuruluşlarını tercih ettiklerini kaydediyor. Söz konusu fizibilite çalışmalarının uluslararası yatırımcıları doğru yatırım yapmak yönünde dikkatli olmaya yönlendirdiğini ifade eden Çubukçu, büyük yatırımcı açısından yatırımın sağlamlığı, kira getiri oranı, uzun süreli ve yönetilebilir olmasının en önemli kriterler olduğunun altını çiziyor.

Gayrimenkul yatırımında Türkiye cazip ülke

Çok ortaklı ve parçalı yapıların yönetimi zor olduğu için görece birkaç puan az kazanç getirse dahi öngörülebilir yatırımların tercih edildiğini kaydeden Çubukçu, ABD ve Avrupa'nın uluslararası emlak yatırımcısı açısından çok sağlam ve yüksek kar oranı sunmasına rağmen, yüzde kırklara varan vergi oranları nedeniyle cazibesini bir miktar da olsa yitirdiğini belirtiyor. Söz konusu ülkelerde Türkiye'de alışık olduğumuz gibi emlak fiyatlarının her yıl enfasyonun üstünde artış kaydetmediğine değinen Çubukçu, aksine amortisman hesaplarıyla değer kaybettiğine dikkat çekiyor. Çubukçu, buna bağlı olarak Arap gayrimenkul yatırımcılarının son yıllarda Türkiye'ye oldukça büyük düzeyde yatırım yaptıklarını ifade ediyor.

Konutun kira kira getirici mülk olma durumu bakımından Türkiye'nin yeterli düzeyde elverişli bir ülke olmadığına vurgu yapan Çubukçu, Batıda görüldüğü gibi yüzlerce konutun bir mülk sahibi tarafından kiraya verilmediğini, aksine proje geliştiricileri tarafından satıldığını belirtiyor. Ayrıca konutun kira getiri oranının ticari projeye kıyasla çok daha düşük olduğunu dile getiren Çubukçu, dolayısıyla Arap sermayesini kira getirici ticari emlak yatırımında çok daha fazla gördüklerini kaydediyor. Çubukçu, Batılı yatırımcıların da son yıllarda Arap yatırımcılar kadar cesaretli olmasalar da Türkiye'ye oldukça iyi yatırımlar yaptığını ifade ederek, bu yatırımlarda özellikle AVM'lerin öne çıktığını söylüyor.

Yatırımcının olmazsa olmazı uluslararası standartlar

Batı ekonomilerinde yaşanan durgunluk nedeniyle banka ve fonların elinde çok yüksek düzeyde sermaye biriktiğine dikkat çeken Çubukçu, faiz oranlarının düşük olmasının ise bu sermayeyi Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlara yönelttiğini belirtiyor. Türkiye gibi iyi kar beklentisi sunan ülkelerin uluslararası ve yerli yatırımcılar açısından hala çok cazip pazarlar olduğunu ifade eden Çubukçu, burada dikkat edilmesi gereken noktanın istisnasız her sektörde uluslararası standartları tutturmak olduğunun altını çiziyor. Çubukçu, eğer bir ülkede demokrasi, hukuk ve ticaret kanunları her yönüyle uluslararası standartlara ulaşmamış ise o ülkede yatırım gerçekleştirmenin uluslararası yatırımcı nezdinde geçersiz olduğuna vurgu yapıyor.

Geleceğin öngörülemediği ve bir sorun karşısında mevcut hukuki yapının ne yönde karar alacağı bilinmezliklere dolu bir ülkeye hiçbir yatırımcının gelmeyeceğini belirten Çubukçu, Türkiye'de ekonomik gelişmeyi sürdürülebilir hale getirmek için en kısa sürede yeniden reformist bir hükümetin kurulması ve Türkiye'nin tekrar koşmaya başlaması gerektiğini söylüyor.

Gayrimenkul sektörünün Türkiye için büyük önem taşıdığını, ancak sanayi olmadan sadece gayrimenkule yapılacak orantısız yatırımların İspanya'nın emlak sektöründe yaşadığı krizin bir benzerini Türkiye'nin de yaşamasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Çubukçu, sanayi ve yatırımlarla büyüyen bir Türkiye ekonomisinde gayrimenkul sektörünün çok daha verimli ve yatırım yapılabilir bir alan olarak dünyada öne çıkacağını da sözlerine ekliyor.    

Yorumlar

Top