KALEBODUR'LA MÝMARLAR KONUÞUYOR

KALEBODUR'LA MÝMARLAR KONUÞUYOR

Kalebodur'la Mimarlar Konuþuyor'da Prof. Dr. Celal Abdi Güzer'in temmuz ayýndaki konuðu AZ Aksu Mimarlýk'ýn kurucularýndan Prof. Dr. Adnan Aksu oldu.

Kalebodur’un, mimarlýk sektörünün geliþimine katkýda bulunmak amacýyla hayata geçirdiði “Kalebodur'la Mimarlar Konuþuyor” söyleþi programý, yine mimarlýk sektörünün önemli isimlerinden birini aðýrladý. Prof. Dr. Celal Abdi Güzer'in sunduðu, sektörün baþarýlý isimleri ile mimar adaylarýný buluþturan programýn yeni konuðu AZ Aksu Mimarlýk’ýn kurucularýndan Prof. Dr. Adnan Aksu oldu.

1961 yýlýnda Çorum Osmancýk'da doðan Aksu, Gazi Üniversitesi Mimarlýk Bölümü'nde aldýðý lisans eðitimini 1984 yýlýnda tamamladý. Akademik kariyerine devam ederek profesör unvanýna sahip olan Aksu, profesyonel çalýþma hayatýndaki baþarýlarýnýn yaný sýra, Gazi Üniversitesi’nde öðretim görevlisi olarak da çalýþmalarýný sürdürüyor.

 

Kalebodur'la Mimarlar Konuþuyor'da, AZ Aksu Mimarlýk’ýn spor yapýlarýndaki uzmanlýðý hakkýnda konuþan Aksu, “Bir davetli yarýþmayla girdik ve o yarýþmayý kazandýk Bolu’da, 1988’de. Bir jimnastik salonu, inþa edilen ilk yapýmýz da odur. Ondan sonra arka arkaya spor tesisi yaptýk. Yurt dýþýnda da çok sayýda spor tesisimiz var. Türkmenistan’da 2 tane, Rusya’da 2 tane buz hokey salonu ve 1 stadyumumuz var, Irak’ta var, Macaristan’da var. Ýnþa edilmiþ olan 50’ye yakýn spor tesisimiz var. Spor branþlarý içinde de yalnýzca tenis kortu deneyimimiz yok sanýrým. Çok fazla konut yapmadýk diyebilirim. Hatta yurt dýþýnda daha çok konut yaptýðýmýzý söyleyebilirim” ifadelerini kullandý.

 

Daha önce, yarýþmalarýn özgünlükten yoksun bir sisteme dönüþmesi hususunda yaptýðý eleþtirilerini de deðerlendiren Aksu, “Yarýþmalarý çok önemsiyoruz. Senede 1 ya da 2 defa giriyoruz, genelde yaz tatillerinde öðrencilerin de içinde olduðu bir ekiple beraber yapmaya çalýþýyoruz bunlarý. Bize bunlar okul gibi oluyor. Yarýþma iþ alma nedeni deðil, bir fikir üretme platformu orasý. Bu suni duruma mimarlar olarak çok büyük bir kutsallýk atfediyoruz. Dereceye giren projelerin dýþýnda kalan üretimler ise çöp oluyor. Bir yerde yayýnlanmasý da çok zor oluyor, mimarlýk ortamýnda gündem de olamýyorlar. Oysa orada ciddi bir emek var, 3 aylýk bir düþünce, üretim var. Bu üretimin mutlaka deðerlendirilmesi gerekiyor. Birinci olan zaten binasýný yapacak bir þekilde ve herkes görecek. Asýl geriye kalan iþleri görmek lazým. Ben oralara özellikle bakýyorum, oralarda inanýlmaz besleyici þeyler var ancak yayýnlanmýyor. En son Ulus’taki yarýþmada mesela ödül almayan projeler sergilenmedi bile. Çok yadýrgýyorum bu durumu” dedi.

 

“Öne çýkan, güncel yapý pratiði diyerek, altýný çizerek tartýþtýðýmýz sonra kendinden menkul deðerler sistemi içerisinde tipoloji haline gelen pek çok yapý da var, belli dönemde yapýlanlarýn arasýnda baðlamýndan baðýmsýz olarak inanýlmaz bir benzerlik görülüyor. Bir dil kendiliðinden oluþup zemin bulabiliyor” görüþüne katýlýp katýlmadýðý sorulan Aksu, "Mimarlýðýn içinden mi çýkýyor bu sonuç, yoksa dýþýndan mý? Bir dönem Eisanman’ýn bir tane konuþmasý vardý ve orada þöyle bir þeyden bahsediyordu: ‘Mimarlýkta otorite kim?’ Buna bir cevap verebilmek birçok þey söylüyor. Mimar gerçekten otorite mi? Otorite olursa iyi olur mu? Belki de otorite olmamasý iyi bir þeydir. Ýþveren mi otorite, devlet yapýsý mý otorite, kamunun toplam algýsý mý otorite? Otorite kim? Türkiye’de ne yazýk ki trendler otorite. Trendleri belirleyenler de sermaye. Kapitalizmin kendi içerisinde olan bir durum. ‘Ben kaç metrekare kullanýlýr alan üretebilirim, bunu hangi malzeme ile ucuza mal edebilirim ve bunu topluma kabul edilebilir bir imge olarak nasýl sunabilirim’ düþüncesi mimarlarýn da zihnine yerleþmeye baþladýktan sonra ipin ucu kaçýyor” diye konuþtu. 

“Mimarýn her zaman kendine ait bir odasý olmalý”

Aksu’nun bir söyleþisinde kullandýðý, “Kendimize ait sözler: Disiplinsiz, özgür, muðlak, ikircikli ve çeliþkili” sözlerini hatýrlatan Güzer’e Aksu’nun cevabý ise þöyle oldu: “Aslýnda kendimizi anlatmýþýz. Kendimize ait bir dünya kurmak istiyoruz. Bu yüzden de bazý þeylerin içinde olamýyoruz. Birçok ortamda da kendimizi çok anlatabilmeye gayret etmedik. Mimarlýkla ilgili tartýþmalarýn ya da araþtýrmalarýn önünde ‘mimarla’ ilgili araþtýrmalarý çok önemsedik. Mimarýn her zaman kendine ait bir odasý olmasý gereklidir, hatta alet çantasýnýn bile kendine ait olmasý, onu kurmasý gerektiðini düþünüyoruz. O kendi tüm bunlarý kurduðu, kimliðini var ettiði zaman zaten yaptýðý mimarlýklar da o kimliði taþýyacaktýr. Çeliþki olmadan hiçbir þey çýkmaz. Muðlaklýk bizim için çok önemli. Her þey bitmiþ olunca hazzetmiyoruz, huzursuz oluyoruz açýkçasý. Tüm mimariye de bunlar yansýyor. Projelerimiz de çoðu zaman bitirilemedi, hep yarým oldu, hep inþaatta müdahil olmak istedik.”

 

Söyleþinin tamamýný Kalebodur’la Mimarlar Konuþuyor web sitesi veya Kalebodur Youtube hesabý üzerinden izleyebilirsiniz.

Yorumlar

Top